5 Mart 2019 Salı

Sopfia Kraft Sağlık Performans Ödevi 2. Dönem


Sağlık Bilgisi ve Trafik Kültürü

II. Dönem Performans Ödevi








İyilik – Sağlık

,,Gürültü Kirliliği’’

Sophia Kraft

9/B


Konu: İyilik – Sağlık
Tema: Gürültü Kirliliğinin Nedenleri ve Çevreye Zararları Nelerdir?
Kıs Sesini Önle Kirliliği!
  Gürültünün tanımı: Sesin, insan ve diğer canlıların sağlığına zarar verici seviyelere ulaşmasıdır. Günlük yaşantımızda, hepimizin kulakları çeşitli sesleri duymaya alışkındır. Yüksek sesli müzik, televizyon sesi, bağıran insanlar, gereksiz yere basılan kornalar, araba motorunun gürültüsü vb. sesler günlük hayatta sık sık duyduğumuz ve kulağımızın aşina olduğu seslerdir. Ancak bu sesler zaman zaman, ses olma durumunu aşarak gürültüye neden olur. Sesler bizi rahatsız etmeye başladığı zaman o bölgede gürültü kirliliği vardır diyebiliriz.
  Birçoğumuzun aklına kirlilik denildiği zaman ilk olarak, doğadaki kirlilikler gelir. Aslına bakarsanız yaşamın doğal akışını bozan her şey kirleticidir ve doğaya verdiği hasar kirliliktir.
  Örneğin bir sabah başınızda bir ağrı ile uyanırsanız bunun sebebi açık kalmış televizyon veya sokaktaki arabaların sesleri olabilir.
  Günlük hayatımızdaki gürültüler ne kadar artarsa yaptığımız işlerin de verimliliği o kadar azalacaktır.
  55-65 desibel arası gürültünün bize psikolojik olarak etkileri vardır. 90-db. arası gürültünün ise fizyolojik (fizik yapısıyla ilgili) etkileri vardır. (http://www.eba.gov.tr)
  Çevre kirliliğinin psikolojik zararları:
1.    Zihinsel etkinliklerin yavaşlaması
2.    Dikkat dağınıklığı
3.    Uyku bozukluğu
4.    Saldırganlık ve stres
  Çevre kirliliğinin fizyolojik zararları:
1.    Geçici ve sürekli işitme kaybı
2.    Yüksek tansiyon
3.    Solunum ve dolaşım yolu bozuklukları
4.    Kalp atışlarında yavaşlama
5.    Ani refleks
ağaç, açık hava, kişi, zemin içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu
Ses kirliliğine karşı alınabilecek önlemler:
1.    Şehir içinde gürültü çıkaran fabrika ve atölyelerin kurulmasına izin vermemek, var olan fabrikaları şehir dışına taşımak,
2.    Araç satışını azaltmak,
3.    Şehir içinde özellikle yol kenarlarında ağaçlandırma yapmak,
4.    İnsanları bilinçlendirmek,
5.    Alet ve makinelerin yapımında gürültü oranını düşürmek,
6.    Fazla araba kullanmak yerine, bisiklet ya da toplu taşıma aracı kullanmak,
7.    Eğlence yerlerinde veya alışveriş merkezlerinde aşırı yüksek sesle müzik vb. çalmamak,
8.    Evde yaşayan evcil hayvanların fazla gürültü yapmamaları için bu konuda uzman kişiler tarafından eğitim aldırmak,
9.    Ev ve iş yerlerinde ses yalıtımını sağlamak gürültüye karşı alınacak önlemlerden bazılarıdır. (www.sorubak.com)
  Gürültülü şehir yaşamı sadece can sıkıcı değil, aynı zamanda bizim için kötü de. Bilim insanları, şehir sakinlerinin biraz huzur ve sükûnet bulmasına yardımcı olmak için ‘’Hush City’’ adlı bir uygulama geliştirdi. Amaç, şehirlerdeki sessiz alanları belirlemek ve sahip çıkmak. Göz atmaya değer. (https://mobile.twitter.com/dw_turkce/status/1100388011001499648?s=08)
  BBC Türkçe'nin haberine göre, kentteki gürültü kirliliğinin işitme kaybını olumsuz etkilediğini ortaya koyan yeni bir araştırmaya göre, Yeni Delhi, Guangzhou, Kahire ve İstanbul'da yaşayanlar duyma yetilerini daha hızlı kaybediyor.Zürih, Viyana, Oslo ve Münih gibi daha az gürültülü kentlerde yaşayanlarda ise daha az işitme kaybı görüldü. Testler ise cep telefonu üzerinden yapıldı. 200 bin kişinin işitme seviyeleri kontrol edildi.
  Yukarıdaki haberden de anlaşıldığı üzere, gürültünün aslında ne kadar zararlı olduğunu gördünüz. İnsanların aslında bilinçsizce yaptığı bu kirliliği azaltmak
için bir sürü şey yapılabilir. Siz de yaşadığınız kenti daha huzurlu ve sakin bir yer yapmak için birtakım basit davranışlar sergileyebilirsiniz. Mesela sinirli olduğunuz halde kornaya basmayarak, sosyal alanlarda kulaklıkla müzik dinleyerek, özel araçların bakımını düzenli olarak yaptırarak, evcil hayvanları bağırttırmamak vb. önlemleri siz de kolaylıkla alabilirsiniz. Yakınlarınızı da bilgilendirmeyi ve uyarmayı unutmayın!
Ähnliches Foto bina, açık hava içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Ödevime ayırdığınız ilgi ve zaman için teşekkür ederim.

Sophia KRAFT
                                                                                                              9B 137

Nil Erdal Sağlık Performans Ödevi 2. Dönem

İyilik-Sağlık
Fiziksel Aktiviteler Neden
Önemlidir?
Nil Erdal
1.03.2018
!1
Fiziksel Aktiviteler Sağlığımız
İçin Neden Önemlidir?
Günümüzde yaşam kalitesini artırmanın, sağlıklı ve uzun yaşamanın en temelinde
beslenme ve fiziksel aktivite yatar. Bireylerin temel olarak gün içerisinde fiziksel
aktivite yapabilecekleri dört yer vardır: işyeri, ulaşım, ev içi işler, boş zaman
aktiviteleri. Ama ne yazık ki zamanı geçmesiyle yaşla beraber sağlık sorunları
yüzünden, özellikle kadınlarda, fiziksel aktivite düzeyi azalmaktadır. Aşağıdaki
fotoğrafta da "İyilik-Sağlık" temasına değinen bir konu olan fiziksel aktiviteyi
göstermek istedim.
Fiziksel Aktivite nedir?
Enerji harcamasıyla sonuçlanan tüm bedensel hareketlerdi. Bir sürü kişi fiziksel
aktivitenin "spor" ile aynı anlama geldiğini zanneder ama spor, kişinin kendi kendisini
ya da rakibini aşmasını hedefleyen, rekabet içeren, belirli kurallarla sınırlanan,
bireysel veya takım olarak yapılan kurallarla yönetilen fiziksel aktivitelerdir iken
fiziksel aktivite; günlük yaşam içinde kas ve eklemlerin kullanılarak enerji harcaması
ile gerçekleşen, kalp ve solunum hızını artıran ve farklı şiddetlerde yorgunlukla
sonuçlanan aktiviteler olarak tanımlanmaktadır. Yani sporun dışında ayağa kalkma,
sıçrama, uzanma, merdivenden çıkma ve çok daha fazlası fiziksel aktivite olarak
!2
Nil Erdal tarafından 24.02.2019
sayılır. Fiziksel aktivitelerin bedensel yararlarının yanında bir sürü sosyal ve zihinsel
yararı da vardır.
Fiziksel aktivite ve sağlık arasındaki ilişki nedir?
Sağlığın korunması ve geliştirilmesi, kronik hastalıkların önlenmesi, vücut bileşimi
ve ağırlığının kontrolü için düzenli ve yeterli miktarda fiziksel aktivite yapılmalıdır.
Fiziksel aktivitelerin önemi yeterince önemsenmediğinden toplumda bir sürü kronik
hastalık görünmeye başlanmıştır. Bu hastalıklara; obezite, kalp-damar, yüksek
tansiyon, diyabet, osteoporoz örnek verilebilir. İnsan yapısının fizikisel aktiviteler için
tasarlandığı gibi bu yirmi yılda topluluklar üzerinde yapılan deneysel araştırmalar ile
az fiziksel aktivite ve hareketsizliğin erken ölüme yol açtığı kanıtlanmıştır. Dünya
nüfusunun yarısından fazlasının yeterli düzeyde fiziksel aktivite yapmadığı
düşünülmekle beraber gelişmiş ülkelerde yaşayan daha az fiziksel aktivitede
bulunduğu biliniyor.
Fiziksel aktivite ve sporlar da günlük olarak yeterli miktarda yapılmalıdır, aksi
takdirde diğer her şeyde olduğu gibi spor ve fiziksel aktivitenin de fazlası sağlığımıza
ve vücudumuza zarar verir.
Fiziksel aktivitelerin yararları nelerdir?
Bedensel yaralarından bazıları;
• Kas ve eklemlerin esnekliğini korur ve artırır, vücudu düzgünleştirir ve postürü
korur.
• Kemik mineral yoğunluğunu korur ve osteoporozu önler, kolesterol ve trigliserit
düzeyini etkileyerek damar hastalıkları riskini azaltır.
• Kalbin ritmini düzenler, kalp krizi geçirme riskini azaltır.
• Şeker hastalığının ve kan şekerinin kontrolüne yardımcı olur, vücudun su, tuz,
mineral kullanımının dengelenmesine yardımcı
olur, metabolizmayı hızlandırır ve kilo alımını önler
Zihinsel ve sosyal;
• Bireyde yaşama sevincini artırır ve bireyler arası iletişim becerilerini geliştirir.
• Sağlıklı kas, kemik ve eklem yapısı üzerine olumlu etkileri nedeniyle vücut
düzgünlüğünü geliştirerek bedeni ile barışık, öz güvenli bireyler oluşturur.
• Olumlu düşünebilme ve stresle başa çıkabilme yeteneğini geliştirir ve her yaştan
bireyler için sosyal uyum ve kabul görme oranını artırır.
!3
Kaynakça:
Fiziksel Aktivite ve Beslenme, 24 Şubat 2019 tarihinde, Hacettepe
Üniversitesi-Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü:
https://sbu.saglik.gov.tr/Ekutuphane/kitaplar/t50.pdf
Diyabet ve Fiziksel Aktivite, 26 Şubat 2019 tarihinde, Hacettepe
Üniversitesi-Sağlık Bilimleri Fakültesi:
http://efeler19noluasm.net/wp-content/uploads/2018/11/obezite.pdf
Sağlık Bilgisi ve Trafik Kültürü, 27 Şubat 2019 tarihinde, Millî Eğitim
Bakanlığı:
http://img.eba.gov.tr/747/266/508/012/975/b64/09f/b04/acc/a8d/
765/2d8/8ae/
392/018/747266508012975b6409fb04acca8d7652d88ae392018.pdf
!

Alican Yelten Sağlık Performans Ödevi 2. Dönem


                                 Sağlık Projem El Yıkamanın Önemi

Eve geldiğinizde, tuvaletten çıktığınızda, yemek yemeden önce her zaman ellerinizi yıkamanız gerekir. Tabi el yıkamanın da doğruları ve yanlışları vardır. Maalesef insanlar el yıkamayı ciddiye almıyorlar. Aslında herkesin doğru zannettiği bir sürü yanlışı vardır. “El yıkama konusunda”. İnsanlar gün içinde çok fazla yere temas ederler. Elimiz ise vücudumuzun en çok temas alan bölgesi olduğu için çok fazla bakteri taşır. El yıkamak ise bazıları için çok kolay ama  bazıları içinde bir o kadar zordur. Bundan dolayı eve geldiklerinde ya da dışarıda bir yerde tuvalet gördüklerinde mutlaka ellerini yıkamaları lazım. Özelliklede çocukların vücut direnci  yetişkinlere göre daha zayıf olduğundan mikroorganizmalara çok çabuk teslim olurlar. El yıkamaya çocuklar için aynı zamanda kendilerini korumak da denebilir.
El hijyeninde amaç; kimyasal ve fiziksel zararlıların ve enfeksiyonlara yol açan mikroorganizmaların uzaklaştırılmasını sağlamaktır. Tabii ki ellerimizi yıkamak demek sadece su altında tutmak değildir. El yıkamada işin içine sabunda girmelidir ama sabun konusunda da insanlar ikiye ayrılır. Sıvı sabun kullananlar ve Katı sabun kullananlar olarak. İki sabun da kendi içinde eksikler barındırır.
Etkin el yıkama, her seferinde doğru yıkama tekniğinin uygulanması ile sağlanabilir. Sadece 30 saniyede uygulanabilecek doğru el yıkama tekniği ile, bulaşıcı pek çok hastalığa karşı önlem alınabilir.
Doğru el yıkama basamakları:
1.Ellerinizi ılık su ile ıslatın ve sabun köpürene kadar ovun.
2.Ellerinizin her bir bölümünü(parmaklar, avuç içi, vb.)30 saniye kuvvetli bir şekilde ovalayın.
3.Ellerinizi sabun ile ovaladıktan sonra su ile durulayın.
4. Ve kurulayın.
Eğer dışarıda bir yerde tuvalette iseniz bu kağıt aldığınız kağıt havluyu kapıyı açmak için kullanmanız daha yararlı olur. Çünkü toplu tuvaletlerde ellerini yıkamadan kapıyı açıp kapatan çok kişi vardır sizde peçeteniz ile kapı kolunu açıp tuvalet dışında bir yerde atabilirsiniz. Fakat peçete almayıp o kapıyı çıplak elinizle açarsanız yıkayarak temizlediğiniz elleriniz tekrardan pislenir.
Demek istediğim el yıkamak insanlar için çok önemlidir. El yıkamassanız çok fazla hastalığın
               SUYA SABUNA DOKUN MİKROPLARDAN KORUN

Alican Yelten
9B 339

Kaynakça:

Kayra Alp Anıl Sağlık Performans Ödevi 2. Dönem

SAĞLIKLI YASAM İÇİN SPORUN ÖNEMİ VE FAYDALARI


Bütün insanların sağlıklı yaşamaları için spor en çok ihtiyaç duyulan araçlardan birisidir. Spor bedeni ilgilendirdiği kadar insan ruhunda ilgilendirmekte. Spor ruh sağlığını etkiliyor. Spor çocuklarda ve gençlerde sinirli olmayı ve saldırganlığı önlüyor. Yetişkinlerde enerjik görünmeyi sağlıyor. Yaşlılarda dinç olmaya yardımcı oluyor.


Spor insanlardaki sorunların ilacıdır. Unutkanlığı önlemesi en güzel örnek olabilir. Spor yapmak yaşı ilerleyen insanlar için zorunlu olan bir kavramdır. Yaşlılar için hem beden hem de ruhen önemlidir. Spor yaparak yaşlı insanlar depresyona yakalanmazlar ve kendilerini mutsuz ve yalnız hissetmezler.


Spor yapmak gençlerin sorumluluk duygularını artırır. Saldırganlığı engeller, öfkenin kontrol edilmesini sağlar. Spor yapan çocuklar günlük hayatta ve derslerinde daha başarılı olurlar. Spor yapan çocuklar kendi yaşıtlarına oranla daha az hastalığa yakalanır.


Spor stresi engellemek için en etkili yöntemdir. Spor yapan bir insan normal halinden daha iyi düşünür ve daha sakindir. Spor yaparak ruh sağlığınızı ve beden sağlığınızı uzun yıllarca koruyabilirsiniz. Bütün insanların sağlıklı yaşayabilmeleri için spor gereklidir


Sağlıklı bir vücuda sahip olmanın yolu spor yapmaktan geçer. Spor  yapmak, doğru ve yeterli miktarda solunum yapabilme yetisini güçlendirir. Spor sırasında terlenmesi sonucunda vücut toksinlerinden arınır. Spor yaparak yaşlılık etkilerinin çok daha az hissedilir olması sağlanabilir. Spor sonucunda cilde ve saç derisine kan pompalanarak cilt daha genç ve sağlıklı bir görünüm kazanır. Spor yapan insanların metabolizması daha güçlü olur, daha zor hastalanır ve daha hızlı iyileşme gösterirler. Spor yapan insanın beslenme dengesi de düzelir. Buna istinaden şişmansa kilo verir, zayıfsa kilo alır. Bilinen en sağlıklı kilo alma ve kilo verme yöntemi spordur. Çok çeşitli spor dalları içerisinde başkalarıyla birlikte yapılan sporlar daha tercih edilendir. Tek başına yapılan spor yapmak için kendini zorlamak pek çok insana güç gelir. Oysa tenis, voleybol, basketbol gibi başkalarıyla oynana oyunlara ya da bir jimnastik yaparken toplu halde yapılan çalışmalara katılmak kolaydır. Ayrıca bu yoldan kişi toplumsal çevresini genişletme yeni ilişkiler kurma ve birlikte spor yapacak arkadaşlar edinme olanağı da bulur. Spor yapan bir insan formunu geliştirdikçe kendine güveni artar.

Spor yapmak kalbin ve akciğerlerin daha iyi çalışmasını sağlar. Spor yapmak solunum organlarını ve kasları kuvvetlendirir.Spor vücudun erken yaşlanmasını önler.

Bu iki fotoğrafta yakın zamanda yaptığım otizimli olan arkadaşlarımız için yaptığımız İYİLİK PEŞİNDE KOŞ projesine yaptığım koşunu fotoğrafını koymak istedim çünkü koşu yapmak hayatımız içinde yapmamız gereken bir ritüel olması gerekir ve eğer düzenli olarak koşu ve yürüyüş yaparsak sağlıklı bir birey olmak için büyük bir adım atmış oluruz.

KAYNAKÇA
search.ebscohost.com/login.aspx?direct=true&profile=ehost...site
https://www.runnersworldtr.com/kosmanin-saglik-faydalari





Peri Nazikper Atabay Sağlık Performans Ödevi 2. Dönem


SAĞLIK BİLGİSİ VE TRAFİK KÜLTÜRÜ

           2. PERFORMANS ÖDEVİ

Sigara’nın kişiye zararları: Sigara bağımlılık yapıcı bir madde olması ve serbest satılabilmesi nedeniyle günümüzde insan sağlığını tehdit eden en önemli faktörlerden biridir. Yalnızca bir sağlık sorunu değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik bir sorundur da. Sigara bağımlılığının 2 yönü vardır. Fiziksel ve psikolojik bağımlılık. Fiziksel bağımlılığı yapan sigaradaki nikotindir. Psikolojik bağımlılık ise kişiye göre değişir. Kendine güvensiz, sorunlardan kaçan kişiler psikolojik bağımlılığa daha eğilimlidir. Sigaranın içindeki yabancı maddeler dokularda irritasyon ve hasar oluşturur. Buna karşı savunma amacıyla kandan çekilen hücreler iltihap alanına toplanır.

Sigara’nın çevremizdekilere zararı:

Pasif içicilik: Pasif içicilik; başkalarının içtikleri veya yanan tütün ürününden -sigara, puro, pipo, nargile, elektronik sigara gibi- kaynaklanan dumanın solunmasıdır.
Tütün dumanına maruziyet, dünyada her yıl birçok insanın ölümüne neden olmaktadır. Başkalarının tükettiği tütünün dumanına maruz kalmaktan kaynaklanan ölümler, trafik

Defne Öktem Sağlık Performans Ödevi 2. Dönem

Sağlık Bilgisi ve Trafik Kültürü Performans Görevi:
Ben çektiğim videoda genç yaştaki 3 öğrenciyle beraber ben ve yakın bir arkadaşım insanlarda kemer takma bilincini uyandıracağını düşündüğüm bir söz olan “Ben kemerimi takıyorum, peki ya siz?” cümlesini tercih ettim.
Genç yaştaki bireyleri videoda bulundurma sebebim çocukların davranışlarının yetişkinleri daha çok etkileyeceğini düşündüğüm içindi. Bunu bir velinin ya da yetişkin gördüğünde küçük bir çocuğun bile kemer taktığını görüp etkileyeceği umuduyla bu videoyu çektim.
Videoda bir de şu mesajı vermek istedim: “Yaş ne olursa olsun, araçta oturduğunuz yer fark etmeksizin kemer takmanız gerekir.” İster şoför olun, ister hostes, bir yetişkin veya bir çocuk. Araç kaza yaptığı zaman arabada yaralanan kişinin yaşı ya da kim olduğu fark etmeyecek. Tek fark yaratacak şey araca bindikten sonra 1 dakikanızı bile almayacak bir fiil olan kemeri takmak olacaktır.
Benim aslında bu konuyu ele alma sebebim ise birçok yakınımı doğal ölümden çok araba kazalarında kaybetmiş olmam. Etrafımda kemer takmayan insanları uyararak en azından bir miktar farkındalık kazandırmayı çabalıyorum.
Etrafımda olan araba kazalarından sonra sadece Türkiye’de olan yıllık trafik kaza ortalamasını araştırdım. 2016 yılında toplam 1.400.000 kaza olmuş. Sayılar korkutucu bir şekilde büyük değil mi? İşte ben de bundan dolayı en azından minik bir kitle olsa da insanlar birbirlerini uyararak bu çemberin büyüyeceğine dair umutlarımı kesmeyeceğim.
“Peki ya ben ne yapabilirim?” diye soruyorsanız ise size verebileceğim tavsiye sayısı bol ancak burada minimalist bir şekilde size anlatacağım. Ben de bir birey olarak yüzlerce insanı bilinçlendirmiyorum ama benim yaptıklarımı sizin de yapabileceğinizi umuyorum.
En basit örnek etrafınızdaki insanları uyarın bunu ama nazik bir dille yaptığınızdan emin olun. Örneğin ben bir öğrenciyim ve bundan dolayı okul servisi kullanıyorum ve yanımda benden yaş olarak büyük birkaç öğrenci var ancak kemerlerini takmıyorlardı ve ben de nazik bir şekilde “Araç yola çıkacak kemerinizi takmayacak mısınız?” dedim. Soru sorup onlara mesajımı vermiş oldum. Yaptığım şeyin çok küçük bir şey olduğunu biliyorum ama birkaç kişiyi bilinçlendirdiysem bu sayının katlanabileceğini umut ediyorum.
Defne Öktem 9/B

Defne Göral Sağlık Biyoloji Ödevi 2. Dönem

Sağlık Bilgisi ve Trafik Kültürü
Performans Ödevi
Sağlığın ve Egzersiz
Yapılan Yerin Önemi
Defne Göral
9-B 52
Sağlık ve Egzersiz Yapılan Yerin Önemi
Sağlık; fiziksel olarak iyi olma halidir. Sağlıklı olduğumuzun göstergeleri doğal bir
yaşam, seyrek hastalanma, ideal vücut sıcaklığı, ideal nabız, solunum ve tansiyon,
ideal vücut ağırlığı, iyi iştahtır.
Bu göstergelere sahip olabilmek ve sağlıklıyız diyebilmek için her şeyden önce yeterli
ve dengeli besin tüketimi ve düzenli egzersiz şarttır. Bu iki temel şartın yanında iyi ve
kaliteli uyku düzeni, ideal vücut yapısı ve ağırlığı mutlaka olmalı düzenli sağlık
kontrolleri yapılarak da sağlığın devamlılığı sağlanmalıdır.
Egzersiz ise sağlıklı olmak kadar kronik hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde
önemli bir etkendir. Yeterli ve düzenli beslenip düzenli egzersiz yaparak pek çok
hastalığı önleyebiliriz. Düzenli egzersiz yaparak kilomuzu kontrol altında tutmuş,
kolestrol seviyelerini normal seviyelerde tutmuş ve pek çok psikolojik problemin
gelişimini engellemiş oluruz.
Düzenli egzersiz kan basıncını düşürür, diyabet gelişimini engeller. Kemik eklem ve
kas sağlığımızı koruma altına almış olur. Ayrıca çağın en büyük sağlık sorunlarından
biri olan depresyon sorunlarını azaltmış ve kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan
endorfin hormonumuzun salgısını da artırmış oluruz.
Günümüz dünyasında egzersiz yapmanın gerekliliği daha çok masa başı işleri ve
maruz kaldığımız stres yüzünden artmış olsa da, bu egzersizin nerede yapıldığı da çok
önemlidir. Gelişen ancak doğayı daha fazla kirleten teknolojiler yüzünden havadaki
ozon, karbonmonoksit, nitrojendioksit, sülfürdioksit, havadaki partiküller ve kurşun
maddelerinin artışıyla hava çok fazla kirlenmiş durumdadır.
Hareketsiz durumda bulunan bir kişi günde ortalama 15 bin litre hava solumaktadır. Bu
miktar dakikada 6-10 litre soluk almak demektir. Ağır bir koşu antrenmanı esnasında
dakikada 60-150 litre hava solurken, ciğerlerimize 55-85 metrekarelik bir alanı
kaplayacak kadar oksijen göndermiş oluyoruz. Bunun anlamıda şu: Antrenman yapan
bir kişinin, hareketsiz olana kıyasla 10-15 kat daha fazla hava soluduğudur. Bununla
beraber koşarken içimize çektiğimiz her nefesle birlikte ozon, karbonmonoksit,
mikroskobik partiküller, sülfürdioksit, kurşun ve pek çok toksik madde aldığımızdır.
Sıkışık trafiğin olduğu bir caddede koşmak, akciğer fonksiyonlarımızın performansını
düşürüyor. Akciğerlerimize oksijen taşıyan kanalların büzülmesine neden olur.
Vücudumuz kirli havaya karşı kendini daha yavaş soluklar alarak korur. Nefes kanalları
daralır ve nefes almamız güçleşir. Kirli havada antrenman yapan bünyemiz çözümü
zor bir ikileme düşer: Sıkı bir antrenman sırasında kasları beslemek adına daha fazla
oksijen göndermek için kirli havadan korunma önlemlerini almaz. Kalple damarları
içeren sistem ve nefes borusuyla akciğerlerimizi içeren solunum sistemi, tıpkı aşırı
sıcak havada zorlanan klima gibi işlev kaybeder. Vücudumuzun zorlandığında görülen
ilk belirtiler hırıltılı nefes, öksürük, boğaz ağrısı, baş ve göğüs ağrısı ve sulanan
gözlerdir. Ancak uzun dönemdeki tepkiler çok daha acı verici olur.
Bunlarla birlikte, dizel motorlu araçlardan atılan dizel atıklarından oluşan partiküllerin
en büyük tehlikesi diğer parçacıkları içlerine alarak, vücudumuzda tekrar reaksiyona
sokmaktır. Bu dizel atık parçacıkları bir çeşit kanser hücresidir. Fakat toplum bu
tehlikenin farkına çok geç varmış durumdadır.
Bu olumsuz etkileri azaltmak için egzoz gazının, ozonun ya da hava kirliliğine neden
olan diğer partiküllerin daha az olduğu sabah saatlerinde veya trafiğin açıldığı akşam
saatlerinde dışarıda egzersiz yapılması daha doğru olacaktır. Çünkü ozon gazı,
otomobillerin ve diğer sanayi atıklarının güneş ışınlarıyla reaksiyona girmesiyle
yoğunlaşmaktadır. Ozon gazı sabah saat 11.00 civarında ciddi seviyede görülür.
Öğleden sonra saat 15.00 civarında da zirve yapar. Güneş battıktan sonra ozon
oluşmaz. Havadaki ozon seviyesi güneşli günlerde çok daha fazladır. Bu açıdan, puslu
havada egzersiz yapmak daha az zararlıdır.
Benzer şekilde sıcak ortamlarda yapılan egzersiz vücut üzerinde kan dolaşım sistemi,
buharlaşma, su kaybı ve hormonal düzenleme açılarından olumsuz etkiler
yaratmaktadır. Bu yüzden mümkün olduğu kadar vücudun alışık olmadığı yüksek
sıcaklıklarda spor yapmaktan kaçınmak gerekmektedir.
Sağlığımızı korumak için çok faydalı hatta şart olan egzersiz, doğru ortamlarda
yapılmadığı zaman çok zararlı olabilmektedir. Kirli havada yapılan egzersizin yarardan
çok zarar getirdiği, hatta bir paket sigara içmek kadar tehlikeli olabileceği
söylenmektedir. Bu yüzden böyle kirli havalarda spor yapmak yerine kapalı yerleri
tercih etmek ya da şehir dışına çıkmak çok daha doğru olacaktır.
Kaynakça
https://babel.hathitrust.org/cgi/pt?id=umn.31951d02464639c;view=1up;seq=4
https://babel.hathitrust.org/cgi/pt?id=uc1.31822030293732;view=1up;seq=12
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/394475
https://www.runnersworldtr.como/lume-kosanlar/

İrem Doğan Sağlık Performans Ödevi 2. Dönem


SAĞLIĞA KARŞI SİGARA KULLANIMI



     Sigara, bağımlılık yapıcı bir yapısı olması ve günümüz toplumlarında serbestçe satılabilmesi nedeniyle genel insan sağlığını tehdit eden önemli faktörlerden biridir. Bir sağlık sorunu olmasının yanında sosyal ve ekonomik açılardan da bir sorundur.

     Sigara içinde 4000’in üzerinde kanserojen ve toksik madde bulunmaktadır. İçlerinde en tehlikelileri arsenik (fare zehiri), benzin, kadmiyum (akü metali), hidrojen siyanit (gaz odaları zehiri), tolüen (tiner), amonyak ve propilen glikol’dür.

     Sigara bağımlılığı iki yönlüdür. Fiziksel sigara bağımlılığını yapan içindeki nikotindir. Psikolojik bağımlılık ise kişiden kişiye göre değişir. Örneğin 10’lu yaşlardaki gençlerin sigara içmesi modern yaşamın şaşırtıcı olgularından biridir. Kendine güvensiz, promlemlerini çözemeyen ve sorunlarından kaçan bireyler psikolojik bağımlılığa daha eğimlidirler.

     Fizyolojik açıdan bakacak olursak sigara vücudumuza iki yönden zarar verir. Öncelikle sigaranın içinde bulunan nikotin gibi kimyasal maddeler dokularda iritasyona bağlı fiziksel hasarlar oluştururken sigaranın sıcağı da termal hasarlara neden olur. Zamanla kan damarlarını daraltan bu durum vücut dokularına gelen kan akımının ve dolayısıyla oksijenin miktarının azalmasına neden olur. Yeterli doku beslenememesine bağlı olarak da zamanla organ hasarları gelişir.

     Sigara, alkol ve uyuşturucu gibi maddelerin kullanımına da bir basamak olmaktadır. Sigara içmeye başlayanların alkol kullanmaya da ba
uyuşturucu kullanımının da sigara içen bireylerde sekiz kat daha fazla görüldüğü araştırmalarla ortaya konmuştur.

     Sigara dumanı, sigara içen bireylere olduğu kadar içmeyen ancak o ortamda dumana marus kalan bireylere de zarar verir. Pasif içici olarak tabir edilen bu bireyler, sigara içen kişilerin yanında durarak birçok çeşit kimyasal gazdan zarar görmektedirler. Sigara dumanına marus kalınması kanser ve kalp hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığa yakalanma ihtimalini arttırır.

     Sigara içen bir bireyi fiziksel görünüşünden de tanıyabilirsiniz. Ciltleri daha kara ve kurudur. Bulundukları ortamlarda kötü ve ağır bir koku olur. Dişleri sarımtırak kahverengi kirli bir renkte görünür. Diş eti hastalıkları yaygındır. İleri seviyedekilerde el ve ayak parmaklarında sarılık, tırnaklarda zayıflık, yorgunluk ve stres belirtileri de göze çarpar.

     Dünya sağlık örgütünün verilerine göre dünyada her yıl 6 milyon kişi sigara sebebiyle hayatını kaybetmektedir. Bu sayı her 10 saniyede bir kişinin sigaradan ölmesi demektir. Sigarayı bırakmak mümkündür. Bu tedavide psikolojik destek yani davranış danışmanlığı ve ilaç tedavisi büyük önem taşımaktadır. Tedavi, sigara içmenin ruhsal ve davranışsal yönleri de gözetilerek yapılmalıdır. Her yıl sigaraya bağlı olarak gelişen kanser, kalp hastalıkları, KOAH gibi birçok hastalığı tedavi etmek için yüksek bütçeler ayrılmaktadır.

                              İrem Doğan
şladıkları;

3 Mart 2019 Pazar

Berk Yılmaz Sağlık Proje Ödevi 2. Dönem


ADI VE SOYADI: Berk Yılmaz

Performans Ödevinin Adı: İyilik-sağlık konusu kapsamında Obezite ile Mücadele ediyoruz.



OBEZİTE İLE MÜCADELE EDİYORUZ !







Performans Ödevinin Adı: İyilik-sağlık konusu kapsamında Obezite ile Mücadele ediyoruz.

BİLGİLENDİRME: Benim sağlık bilgisi dersinde seçtiğim ve fotoğrafını çektiğim afiş yazısı “Sağlıklı Yaşam ve Obezite”  ile ilgiliydi. O yazıda tam olarak şöyle deniyor: ”Obezite ile mücadele ediyoruz, günde en az 30 dakika yürüyoruz. Bu afiş Sağlık Bakanlığı tarafından farkındalık yaratmak için konulmuştur. İnsanların daha fazla dikkatini çekmesi için trafiğin yoğun olduğu bir bölgeye yaptırılmıştır. Afiş hastanenin önündedir ve hastanenin yanında okul ve cami vardır. Dolayısı ile özellikle ibadet etmeye camiye giden ve okula giden
öğrencilerin olduğu bir bölgeye asılması daha fazla insanı teşvik etmede etkili olmuştur.

Obezite ülkemizde gittikçe artan bir sorun haline gelmeye başlamıştır. Sağlık Bakanlığının araştırmasına göre obezite sıklığı;

·         Erkeklerde %20,5

·         Kadınlarda %41,0

·         Toplamda %30,3

Çocuklarda ise :

·         0-5 yaş %17,9

·         6-18 yaş %22,5

Olarak tespit edilmiştir.

İstatistiklere baktığımızda obezite sıklığı gün geçtikçe artmaktadır. Obeziteyi önlemek istiyorsak asansör, yürüyen merdiven ve araba kullanımını minimuma getirerek bunların kullanımın azaltılması gerekir. Beslenme olarak gece yemek yenmemelidir. Aşırı yağlı ve kalorili ürünlerden uzak durulmalıdır.

Sağlıklı yaşam olarak birçok şey yapmalıyız. Günde en az 30 dk yürümek size dinç tutacaktır. Her gün yürüme alışkanlığınız olursa ömrünüze ömür katarsınız, daha geç yaşlanırsınız, kalbinizi ve akciğerlerinizi korur, stresinizi azaltır özellikle çok yoğun ve yorucu bir işiniz varsa yürüyüş bir nebze rahatlamanıza neden olur. Yeme isteğinin kontrol edilmesini sağlar. Uyku düzenin oluşmasını sağlar ve bolca dinçlik verir. Bunlar faydalarıydı. Son olarak devlet tarafından insanları yürüyüşe teşvik etmek için yürüyüş yerleri ve bolca yeşil alan yapılmalıdır. Bu afişler ta çoğaltılarak insanları daha fazla sağlıklı bir yaşam sürdürmeye yönlendirilmelidir









Tolga Yavuz Sağlık Performans Ödevi 2. Dönem


                                    SKOLYOZ



Skolyoz (Omurga Eğriliği) Nedir

FacebookTwitterDiğer1.7K

“Skolyoz” adı verilen omurga eğriliği, çoğunlukla büyüme çağında tanısı konulan bir rahatsızlıktır. Farklı nedenlere bağlı olarak omurların sağa, sola eğrilmesi veya kendi etrafında dönmesiyle gelişen skolyoz, küçük yaşlarda başlayıp, tedavi edilmediği takdirde kişinin yaşamını ciddi ölçüde etkileyebilmektedir.



Görülme sıklığı % 0.2 - 6 arasında değişen Skolyoz bilinen en eski omurga deformitesidir. Travma, doğumsal gelişim bozuklukları gibi çok çeşitli nedenlere bağlı olarak gelişebildiği gibi, skolyoz olgularının %80’inin nedeni bilinmemektedir. Genellikle gelişme çağının başlangıcında, çocukta omuz asimetrisi, sırtın bir bölümünde kabarıklık, kalçaların aynı seviyede durmaması gibi bulgularla anne ve baba tarafından fark edilir.



Skolyoz Belirtileri


Skolyoz erken dönemde hastada belirti göstermeyebilir. Skolyoz belirtileri kendisini gösterse de dahi kişide çok şikayet oluşturmadığı için çoğu zaman harekete geçilmemektedir. Şikayet varsa bile çok az düzeydedir. Bu nedenle ya okul taramaları sonucu ya da herhangi bir nedenle çekilen röntgen grafilerinde tesadüfen tespit edilir. Aileyi hekime götüren ilk bulgu genellikle görüntü bozukluğudur. Nedeni bilinmeyen skolyozda ilk fark edilen bulgu bir omuzun diğerine göre daha yüksekte olmasıdır. Kürek kemiklerinde, meme seviyesinde, bel kıvrımlarında ya da gövdede asimetri ilk göze çarpan görüntü bozukluklarıdır. %40 olguda sırt ve bel ağrısı mevcuttur. 50 derecenin üzerindeki eğrilikler solunum sıkıntısına neden olabilir.













Kronolojik Sınıflandırma

·        
Beb
·         Juvenil dönemi: 3-9 yaş arası
·         Adolesan dönemi: 10-17 yaş arası
·         Yetişkinlik dönemi: 18 yaş ve üstü

Skolyoz Nedenleri

Skolyoz hastalarının %80’inde eğriliğin nedeni saptanamamaktadır. Ancak, skolyoza neden olan yapısal bozukluklara bakıldığında; doğumsal yapısal bozukluklar, sinir ve kas hastalıkları (serebral palsi, siringomiyeli, çocuk felci, kas hastalıkları vb), omurga tümörleri, travma, omurga enfeksiyonları, metabolik hastalıkların neden olabileceği söylenebilir. Ayrıca duruş bozuklukları, bacaklardaki uzunluk farkı da skolyoz nedenlerindendir.  Skolyoz nedenlerini kısaca şöyle açıklanabilir;
·         Doğumsal omurga kemik yapısı bozuklukları kaynaklı konjenital skolyoz
·         Erken çocukluk çağında başlayan infantil ve juvenil skolyoz
·         Nöromüsküler nedenlere bağlı, müsküler distrofi vb. kas hastalıkları kaynaklı skolyoz
·         Marfan Sendromu, Ehler Danlos Sendromu gibi bağ dokusu hastalıklarına bağlı skolyoz
·         Polio, inflamatuar hastalıklar ve travmalara bağlı skolyoz
·         Bacak eşitsizliği ve kalça, diz eklemi sorunlarına bağlı oluşan skolyoz





Skolyoz Tedavisi

Skolyoz çok nadiren kendiliğinden gerileyebilir. Büyüme çağının başında ortaya çıkan skolyozda nasıl bir ilerleme olacağının tahmin edilmesi mümkün değildir. Son yıllarda yapılan bazı araştırmalar, bazı gen özelliklerini taşıyan çocuklarda ilerleme olabileceğini göstermektedir. Skolyozda tedaviyi belirleyen önemli takip kriterleri kullanılmaktadır. Fakat bazı durumlarda ilerleme sıktır ve tedavilerde başarı oranı daha azdır. Bunlar;
·         Tanının ilk defa konduğu sırada yüksek derecede eğriliğin olması
·         Hem sırt hem belde bulunan çiftli eğrilik
·         Nöromüsküler skolyoz
·         Ciddi kontraktür ve kas kısalığı


eklik dönemi: 0-2 yaş arası

Helin Karasu Sağlık Performans Ödevi 2. Dönem


Sağlık Bilgisi ve Trafik Kültürü

                     2.Dönem Performans Ödevi

  

Hastalık-Sağlık

,,Bronşit’’

Konu: Bronşit

Tema: Bronşit hastalığı nedir? Belirtileri nelerdir ?Nedenleri nelerdir?

BRONŞİT HASTALIĞI

Bronşit, akciğerlerinize giden bronşiyal tüplerin (bronşlar) iltihaplanması veya  şişmesidir. Bronşit, akut veya kronik olabilir. Akut bronşit genellikle soğuk ya da başka bir solunum yolu enfeksiyonundan kaynaklanabilir ve çok yaygındır. Kronik bronşit ise daha ciddidir, sürekli sigara içen ve bağımlı olan kimselerin bronşiyal tüplerinin astarının astarının sürekli tahriş veya iltihaplanmasıdır.


Akut bronşiti viral enfeksiyonu veya sıklıkla soğuk algınlığını takip eden kısa süren bir hastalıktır. Ancak tekrarlayan bronşitlere sahipseniz tıbbi bir müdahale gerektiren kronik bronşitiniz olabilir. Kronik bronşit, kronik obstrüktif akciğer hastalığında(KOAH)yer alan koşullardan bir tanesidir.

BRONŞİT BELİRTİLERİ

Akut bronşit veya kronik bronşit için, işaret ve semptomlar şunları içerebilir:

– Öksürük

– Berrak, beyaz, sarımsı-gri veya yeşil renkli olabilen mukus (balgam).

– Yorgunluk

– Nefes darlığı

– Hafif ateş ve titreme

– Göğüs rahatsızlığı

Akut bronşitiniz varsa, hafif bir baş ağrısı veya vücut ağrıları gibi soğuk algınlığı belirtilerine sahip olabilirsiniz. Bu belirtiler genellikle yaklaşık bir hafta içinde iyileşirken, birkaç hafta boyunca devam eden bir baş ağrısı ve öksürüğünüz olabilir.

Kronik bronşit, en az iki ay süren ve en az iki yıl boyunca tekrarlayan nöbetlerle kendini gösteren bir öksürük olarak tanımlanır. Kronik bronşitiniz varsa, öksürük veya diğer
semptomlarınızın kötüleştiği zamanlara sahip olabilirsiniz. O zamanlarda, kronik bronşite ek olarak akut enfeksiyon da olabilir.

BRONŞİT NEDENLERİ

Akut bronşit genellikle virüslerden, tipik olarak soğuk algınlığı ve gripe neden olan virüslerden kaynaklanır. Antibiyotikler virüsleri öldürmez, bu nedenle bu tip ilaçlar çoğu bronşit vakasında yararlı değildir.

Kronik bronşitin en yaygın nedeni sigara içmektir. Hava kirliliği ve çevrede veya işyerinde toz veya zehirli gazlara maruz kalma da kronik bronşite katkıda bulunan diğer nedenlerdir.
BRONŞİT İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ
Bronşit riskinizi artıran faktörler şunlardır:
Sigara içmek: Sigara içen veya sigara içen biriyle yaşayan kişiler hem akut bronşit hem de kronik bronşit riski taşırlar
Düşük vücut direnci: Bu, soğuk algınlığı veya bağışıklık sisteminizi tehlikeye atan kronik bir durum gibi başka akut hastalıklardan kaynaklanabilir. Daha yaşlı yetişkinler, bebekler ve küçük çocuklar enfeksiyona karşı daha fazla savunmasızdır.
Gastrik reflü: Ciddi mide ekşimesi ile tekrarlanan nöbetler boğazınızı tahriş edebilir ve bu da sizi bronşit gelişmesine daha yatkın hale getirebilir.

 BRONŞİT TEDAVİSİ
Birçok akut bronşit vakası herhangi bir tedavi olmaksızın geçer, ancak kronik bronşit tedavisi yoktur. Bronşit belirtilerini kontrol altında tutmak ve semptomları hafifletmek için doktorlar ilaç olarak şunları yazabilir:
Öksürük ilacı
Mukolitikler
Oksijen tedavisi
Antibiyotikler
Bronkodilatörler
Glukokortikoid steroidler



Bronşite karşı beslenme önerileri
    , A vitamininden zengin besinlere ağırlık verilmeli.
    Nane bronşit semptomlarını azaltmaya yardımcı olabilir. Nanedeki etken madde olan mentol, burun tıkanıklığını açar.
    Güçlü bir antioksidan olan C vitamini, bu yönüyle bronşitten kurtulma sürecini hızlandırır. C vitamininden zengin besinler arasında favori portakalın yanı sıra brokoli, maydanoz ve koyu yapraklı sebzeler sayılabilir.
    Somon, sardalya gibi yağlı balıklar, vücutta iltihapları önler, mikroplarla savaşarak bağışıklığı yükseltir.
    Yeşil çay, antioksidanlardan  polifenol(bitkilerdeki doğal kimyasallar) içerdiğinden bağışıklık sistemi üzerinde çok etkilidir, hatta  grip virüsünün vücutta yayılmasını önlediği saptanmış durumda.
   A vitamini zengin beslenme, iyi kaynaklı protein ve yeterli çinko alımı bağışıklık sistemini güçlendirmek için başlıca unsurlar. Bu üç unsuru birden içinde barındıran besin ise; yumurtadır

Kaynakça: